Bugün 8 Ekim Dünya Disleksi Farkındalık Günü. Peki son yıllarda daha sık duyduğumuz disleksi hakkında neler biliyoruz? Sputnik Türkiye’nin sorularını yanıtlayan uzman psikolog Ayşe Nur Savaş ilk olarak disleksi nedir sorusunu yanıtladı ve kimlerin daha fazla risk altında olduğunu belirtti:
Disleksi nedir, bir hastalık mıdır?
Disleksi, bireylerin okuma, yazma ve bazı zamanlarda konuşma becerilerini etkileyen bir öğrenme güçlüğüdür. Bir hastalık değil, bir nörolojik durumdur. Disleksiye sahip bireyler, zeka düzeylerine göre beklenenden daha fazla zorluk yaşayabilirler.
Disleksi neden olur ve kimlerde ortaya çıkar?
Disleksi, genellikle genetik faktörlerden kaynaklanır ve ailede disleksi öyküsü olan bireylerde daha sık görülür. Beyindeki dil işleme süreçlerinin farklı bir şekilde gelişmesi nedeniyle ortaya çıkar. Hem erkeklerde hem de kadınlarda görülebilir, ancak erkeklerde daha yaygın olarak tanımlanır.
Disleksinin çeşitleri neler?
Disleksinin birkaç farklı türü vardır:
Görsel disleksi: Kelimeleri ve harfleri görsel olarak tanımada zorluk.
İşitsel disleksi: Sesleri ayırt etme ve kelimeleri telaffuz etme konusunda zorluk.
Mekansal disleksi: Mekansal ilişkileri anlamada güçlük.
Karma disleksi: Yukarıdaki türlerin bir kombinasyonu.
Disleksi nasıl anlaşılır ve belirtileri nelerdir?
Peki disleksi nasıl anlaşılır? Uzman psikolog Savaş belirtileri maddeler halinde sıraladı:
Okuma ve yazmada zorluk.
Harfleri veya kelimeleri ters yazma.
Kelimeleri veya cümleleri anlamakta güçlük.
Kısa süreli bellek sorunları.
Telaffuzda zorluk.
Disleksi şüphesi olan aile, bunu nasıl fark edebilir?
Disleksinin fark edilmesi, özellikle çocuklar söz konusu olduğunda aileye büyük görev düşüyor. Peki hangi durumlar kritik önem taşıyor?
Aileler, çocuklarının okuma ve yazma becerilerinde beklenenden daha fazla zorluk yaşadığını gözlemleyebilir. Ayrıca, çocuklarının kelimeleri karıştırma, harfleri ters yazma veya okuduğu metinleri anlamada zorlandığını fark edebilirler. Okulda yaşanan bu zorlukların sürekli hale gelmesi durumunda uzman bir değerlendirme için başvurulması önerilir.
Disleksinin tedavi yöntemi nedir?
Disleksi tedavi edilemez, ancak destek ve eğitimle yönetilebilir. Özel eğitim, okuma ve yazma becerilerini geliştirmeye yönelik stratejiler, bireysel eğitim planları (IEP) ve çeşitli terapiler (örneğin, dil terapisi) kullanılabilir. Erken müdahale oldukça önemlidir.
Disleksi önlenemez, çünkü genetik ve nörolojik bir durumdur. Ancak, erken teşhis ve uygun destekle, disleksiye sahip bireylerin okuma ve yazma becerilerini geliştirmeleri mümkün olabilir. Eğitimcilerin ve ailelerin farkındalığı, çocukların ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
‘Küçük kızı disleksi oldu, Türkiye Disleksi Vakfını kurdu’
Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz’un hikayesi kızının disleksi olmasını fark etmesiyle başlıyor. Kurucu Yavuz 38 yaşında kendisinin de disleksiye sahip olduğunu anlıyor ve bu konuda aydınlatıcı bir yol kurmak istiyor.
Dr. Klinik Psikolog Elif Yavuz, küçük kızının disleksi olmasıyla birlikte Türkiye Disleksi Vakfı’nı kurarak, bu alanda Türkiye’deki ilk vakfın serüvenini başlatmıştır. Kendisi, pek çok kişiye ilham olmuş, uzmanlardan, ailelerden ve disleksili çocuklardan desteklerini esirgememiştir. Aynı zamanda kendisi de disleksiye sahip olan Yavuz, zorlu süreçlerden geçerek akademik ve iş yaşamındaki başarılarını, insanlara ilham ve motivasyon kaynağı olarak her fırsatta dile getirmektedir.
Türkiye’de disleksiye sahip kaç kişi var?
Türkiye’de disleksiye sahip bireylerin sayısı tam olarak bilinmemekle birlikte, genel olarak öğrenme güçlüklerinin toplumda yaygın olduğu tahmin edilmektedir. Disleksi, genel olarak nüfusun yaklaşık yüzde 5-10’unu etkileyen bir durum olarak kabul edilir. Türkiye’deki özel araştırmalar ve istatistikler sınırlı olsa da, bu oran göz önünde bulundurulduğunda, milyonlarca bireyin disleksiye sahip olabileceği söylenebilir. Kesin verilere ulaşmak için daha fazla araştırma ve analiz gereklidir.
emirgazi-ajans.com.tr